1842 ile 1955 yılları arasında yaşayan Ele Tere, Dersim’in, Mazgirt ilçesine bağlı Muxundu nahiyesinde yaşadı.
Babamansurlu Seyit Sultan’ın eşidir. Asıl adı Elif’ti. Efsaneye göre, bir dönem cinlerle birlikte gezmiştir. Bir gece uyuyup ertesi sabah başının altında bir kitapla uyanır. Cinlerin kendisine armağan ettiği bu kitabı okuması yazması olmadığı halde okuduğunu söylemektedir. Bu kitap sayesinde gaipten haber verdiğini, bunu da kitaba ve tasa (suya) bakarak yaptığını iddia eder.
Ele Tere, alay etmek amacıyla gelenlere ve iki evli olanlariçin asla kitaba tasa (suya) ve ipe bakmazmış. Sürekli yalınayak gezermiş ve asla ayağına ve eline dikenin batmadığı anlatılır. Hakkında anlatılan rivayetler şöyledir:
“Adamın biri çifte öküzlerini koşmuş. Öküzü daha çifte koşar koşmaz öküz olduğu yere yığılıp kalır. Bunun üzerinea dam bir öküz daha boyunduruğa koşar. İkinci öküz de ölünce adam Muxundu’da Ele Tere’nin yanına gelir. Ele Tere kitaba bakar, adama “Sen boyundurukta öküzün boynuna bağladığın ağaç genç fidandan yapılmıştır. Git ağacını değiştir.” der. Bunun üzerine adam gidip denileni uygular. Daha sonra çifte koştuğu öküzlere bir şey olmamış.
Yine bir defasında Kovancılar’da çocuğu için ipe bakmaya gelen bir kişi yolda arkadaşları ile gelirken uzun yolun verdiği bıkkınlık ve yorgunluktan dolayı küfürlü konuşur ve Ele Tere’ye hakaret eder. Yanına geldikleri zaman Ele Tere “Sizin için ne ipe ne de kitaba bakarım. Yolda gelirken bana küfür ettiniz, “der. Bunun üzerine hatasını anlayan bu kişiler yalvarıp yakarmaya başlarlar. Israrlar üzerine ipe bakan Ele Tere “Çocuğun iyi olacak ama öküzün ölür.” der. Eve dönen adam daha eve varır varmaz öküzün can çekiştiğini görür. Öküzü keser kurban edip dağıtır. Çocuk bu olaydan sonra düzelir.
Dersim’in bir köyünden bir adamın çocuğunun hastalığı çok uzun sürer. Adam, çocuğu nereye götürürse de bir türlü çare bulamaz. Bunun üzerine Ele Tere’nin yanına gelir. Ela Tere kitaba bakar ve şöyle der: “Evinde yatakların altına gömülmüş kömür parçaları vardır, onu çıkar, ufalt, suya at. Çocuğun iyileşir, “der. Adam eve varır, yatakları kaldırır, kazar bakar ki yere gömülmüş kömür parçalan var… Söylenenleri yapar ve çocuğu iyileşir.
Anlatılanlara göre; Ele Tere kime dua veya beddua ederse söyledikleri ille ki olurdu. Kemal Derin şunları anlatır: “Bizim sütümüz hem azalmıştı hem de bozulmuş maya tutmuyordu. Defalarca maya değiştirmemize rağmen yine de düzen tutmadı. Ele Tere’nin yanına gittik. Annem bir bezin içine tuz koydu bana verdi. Ben onu alıp gittim, o zaman Kardere’de kalıyordu. Ana Elif ipe baktı, tuza okudu. Bana “Tuzu al eve götür, birazını ekmeğin içine koyun kendi köpeğinize verin. Sakın başkasının köpeğine vermeyesiniz. Kalan tuzun bir kısmını sütün içine bir kısmını da evin içine serpin” dedi. Dediğini yaptık. Gerçekten hem sütümüz çoğaldı hem de maya olayı düzene girdi.
Ele Tere’nin hayatının son dönemleri kötü geçer. Yaşamının son dönemlerinde oğlu İmam tarafından ona hakaret edilir. Hatta dövülür. Ele Tere’ye köylü sakar. Ele Tere, oğlu İmam için beddua eder: “İnşallah sana kurt düşer öyle ölürsün” der. Gerçekten de oğlu İmam ölmeden önce öyle bir hastalığa yakalanır ki vücudunun her tarafı kurtlanır.