Günün son ışıkları Munzur Vadisi’nin üzerine grimsi-mor bir sis gibi çökerken, yüzlerce toynak tarafından tekmelenen toz bulutları köylere doğru ağır ağır gelmektedir. Eski taş ve kerpiç evler (ve daha yeni tuğla ve beton evler) arasında kıvrılan toprak şeritler, meleme sesleriyle dolarken; köylüler koyunlarını, keçilerini ve ineklerini ana sürüden ayırarak açık hava ağıllarına ve ahırlara doğru sürer.
Dersim’de yaşam yüzyıllardır tarım ve hayvancılıkla şekillenir. Bu durum son 30 yıldır değişmeye başlasa da; hala pek çok aile vadide koyunlarını, keçilerini, ineklerini gütmeye devam ediyor.
Yoğurt, tereyağı, çeşitli peynir türleri ve ayran üreten çoban aileler; ürünlerini daha çok şehir dışındaki alıcılara satar. Büyük sürüleri gütmeyi bırakan ailelerin bile, hala kendi ihtiyaçları için birkaç inek ve koyunu vardır.
Dersim’de hayvanların yünleri eskiden kilim dokumakta kullanılırken; şimdilerde daha çok çorap, şilte ve yastık doldurmak için kullanılıyor.
Dersim’in göçebe aileleri mevsimlere göre yaşarlar. Eylül ayından Mayıs ayı sonuna kadar vadideki köylerdeki evlerinde yaşarlar, yazın yüksek dağlara göç ederler. İlkbaharda kar eridiğinde ve sonbaharda kış gelmeden önce vadi çok daha kalabalık olur. Sürüler her sabah ve yine her öğleden sonra birkaç saat otlatmaya çıkarılır. Sağım genellikle günde iki kez, hayvanlar yürüyüşlerinden döndükten hemen sonra yapılır.
Kış aylarında yoğun yağan kar nedeniyle otlayacak hiçbir yeri olmayan sürüler, neredeyse tüm gün kapalı ağıllarda geçirir ve yazın toplanan ot ve tahıllarla beslenir.
Kışın kadınlar genellikle evin etrafında kalıp yemek pişirme, ekmek yapma ve çocuklara bakma gibi ev işleriyle ilgilenirken, erkekler genellikle kasabaya gider.