1. Haberler
  2. Politika
  3. Kovid yasasını el ele verip çıkaralım « İlke TV

Kovid yasasını el ele verip çıkaralım « İlke TV

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, Meclis’te partisinin grup toplantısında gündemdeki gelişmeleri değerlendirdi. Tülay Hatimoğulları, şair Ahmet Arif ve Nazım Hikmet’i anarak, her iki şairin şiirlerinde kesitler okudu. Hatimoğulları, Nazım Hikmet’in naaşının Türkiye’ye getirilmesinin anlamlı olacağını belirterek, “Bu konuda bir adım atılması gerekiyor. Kalıcı bir barışı inşa etmemiz için aynı zamanda hafızayı diri tutmak ve tarihle cesur bir şekilde yüzleşmek önemlidir” dedi.

Tülay Hatimoğulları, şunları söyledi: “Ortadoğu, küresel ve bölgesel güçlerin rekabet ve nüfuz mücadelesine sahne olan bir bölge olarak her gün yeni gelişmeler tanıklık etmektedir. Gazze’de yaşananlar daha önce de ifade ettiğimiz üzere insanlığın sıfır noktasıdır. Acının en derin olduğu noktadır. Burada yaşananlar gelecekte düzenin nasıl tahayyül edildiğine dair derslerle doludur. Uluslararası hukuk burada bir kağıt parçasına, normlar bir hiçe dönüştü ne yazık ki. Filistin’deki bu gordion düğümünün çözümü bir çok konuyu çözecek ve istikrarın oluşmasına katkı sağlayacaktır. Öte yandan İngiltere ve ABD’nin desteği ile Körfez ülkeleri ve İsrail’in öncülük ettiği yeni dönem savaşlar ve krizlerle şekilleniyor. Bölgenin jeopolitik yapısı, kaotik bir dönüşüm sürecinden geçiyor. İç dinamikler, güç dengeleri ve aktörlerin rolleri köklü bir şekilde yenileniyor. Deyim yerindeyse kabuk aynı ama içi hızlı bir biçimde değişiyor.

Kürt realitesi vurgusu

Son zamanlarda özellikle Ortadoğu’da 3 temel nokta ortaya çıkıyor; küresel güçlerin bölgedeki etkisinin yarattığı sert dalgalanmalar bölgesel güçlerin kendi içindeki çekişmeler ve halkın temsil edilme krizi. Bölgedeki birçok karmaşık sorunun çözümünde kilit bir rol oynayan Kürt jeopolitiği, Ortadoğu’nun labirentinde bir çıkış kapısıdır. Bu kapıyı görmezden gelenler bu labirentte kaybolmaya mahkumdur. Bu nedenle Türkiye, Suriye, Irak, İran başta olmak üzere bölgenin tamamı için Kürt realitesinin önemi tarihsel olarak bir kez daha karşımıza çıkmıştır.

Kuzey ve Doğu Suriye ziyaret edilmeli

Türkiye’nin tarihsel geçmişi ve jeostratejik konumu, bölgedeki rolünü daha kritik bir eşiğe taşımıştır. Türkiye’nin artık taraf olmaktan çıkıp sorunları çözen ve bölge barışı için arabulucu öncü rol üstlenmesi çok önemlidir, acildir, elzemdir. Bölgenin buna çok ihtiyacı var. Bu yaklaşım hem Türkiye toplumunun faydasına hem de bölgenin barışına çok büyük katkılar sağlayacaktır. Buna canı gönülden inanıyoruz. Örneğin Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye’yi ziyaret etmesi, oradan gelen yönetimlerin ankaradan ya da Rojava’da ağırlanması gibi.

Barış sürecinin daha sağlıklı adımlarla ilerlemesine büyük katkı sağlayacağına inanıyoruz. Bu, sadece Türk ve Kürt’ün barışı ve sadece Türkiye’nin iç barışı için değil. Altını bir kez daha önemli çiziyoruz; bu konuyu biz gerçekten çok önemsiyoruz ki her fırsatta bunu ifade etmekten hiç bir zaman geri adım atmadık. Atılacak bu adımlar, Türkiye’nin ve bölgenin barışına büyük katkılar sağlayacak. Buradan bir kez daha çağrımızı yineliyoruz; gelin barışı hep beraber inşa edelim. Aynı zamanda bölge barışını gelin hep birlikte kuralım. Gelin demokratik bir Türkiye ve demokratik bir cumhuriyeti hep beraber inşa edelim.”

Hatimoğulları’nın konuşmasında öne çıkan başlıklar ise şöyle:

“Son zamanlarda Ortadoğu’da üç temel nokta ortaya çıkıyor. Küresel güçlerin bölgedeki etkisinin yarattığı sert dalgalanmalar, bölgesel güçlerin kendi içlerindeki çekişmeleri ve halkın temsil edilme krizi. Bölgedeki birçok karmaşık sorunun çözümünde kilit bir rol oynayan Kürt jeopolitiği Ortadoğu’nun labirentinde bir çıkış kapısıdır. Bu kapıyı görmezden gelenler bu labirentte kaybolmaya mahkumdur. Bu nedenle Türkiye, Suriye, Irak, İran başta olmak üzere bölgenin tamamı için Kürt realitesinin önemi tarihsel olarak bir kez daha karşımıza çıkmıştır. Türkiye’nin tarihsel geçmişi ve jeostratejik konumu, bölgedeki rolünün daha kritik bir eşiğe taşımıştır. Türkiye’nin artık taraf olmaktan çıkıp sorunları çözen ve bölge barışı için arabulucu/ öncü rol üstlenmesi çok önemlidir, acildir,elzemdir. Bölgenin buna çok ihtiyacı var.

Örneğin, Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye’yi ziyaret etmesi, oradan gelen yönetimlerin Ankara’da ya da Rojava’da ağırlanması barış sürecinin daha sağlıklı adımlarla ilerlemesine büyük katkı sağlayacağına inanıyoruz. Bu sadece Türk ve Kürt’ün barışı ya da sadece Türkiye’nin iç barışı için değil -altını bir kez daha çiziyoruz- atılacak bu adımlar Türkiye’nin bölgenin barışına sağlayacağı büyük katkılar bölgenin barışında oynacağı öncü role çok büyük katkılar sağlayacaktır. Bakın askeri ve güvenlik odaklı yaklaşımları aşarak ekonomik işbirliği, sosyal, kültürel bir etkileşimin yaşanabildiği, diplomatik ilişkilerin güçlü bir biçimde yaşam bulduğu bir ilişki biçimi elbette ki Türkiye’yi bahsettiğimiz konuma hızlı bir biçimde taşıyacaktır.

‘İzmir Büyükşehir Belediyesi iştiraklerindeki işçilerin hakları acilen verilmelidir’

İşçinin, emekçinin, çalışanın ücreti mutlaka arttırılmalıdır. Genel İş Sendikası’na üye yaklaşık 23 bin kişinin başlattığı grev İzmir’de. İzmir Büyükşehir Belediyesi iştiraklerindeki işçilerin hakları acilen verilmelidir. İnsani talepleri karşılanmalıdır. Onların talebi eşit işe eşit ücret ve bu talep acilen karşılanmalıdır. İşçiler alanlarda eylemlerde ben buradan İzmir’deki işçi kardeşlerime sesleniyorum. İzmirli işçi kardeşim, DEM Parti olarak bizler hem parlamentoda bu kürsülerde sizlerin hakkını savunmaya devam edeceğiz. Yanınızda olmaya devam edeceğiz. Hem de alanlarda, meydanlarda sizlerin yürüttüğü direnişin yanında, grev meydanlarında sizlerle birlikte olmaya devam edeceğiz. Direnişinizi de burada selamlıyoruz.

‘İktidar mutlaka bazı adımları atmalıdır’

Süreci doğru anlamak, hakikatleri cesaretle dillendirmek, tepkisellik yerine bu ruh haline takılmaksızın sakince bu süreci ele almak ve ne yapmak gerektiğini ortaya koymak gerekiyor. Hem iktidar çeperinde hem de muhalefetin bir kısmında bu sürecin hacmi tam anlamıyla kavranabilmiş değildir ne yazık ki. İnsanların arasında sürece dair bir ruh hali karmaşası yaşanıyor. İktidarın pratiklerine söylemlerine bakınca ‘bu sürece neden güvenelim?’ sorusu halkta soruluyor. Yine bu süreci çok olumlu karşılayan ‘hayırlı olsun Türkiye’de yepyeni bir sayfa açılıyor’ diyenler de bu gelişmelere dönüp baktığında aynı soruyu soru. Bu soruyu milyonlarca yurttaşımız soruyor. Niye? Çünkü olanları izliyorlar. Yeterince adım atılmadığını görüyorlar ve milyonlar Godoy’u bekler gibi bu topraklarda barışı bekliyor şu an. Bu beklemeci durumun birinci sorumlusu ve bu konuda adım atması gereken iktidardır. Biz bunu her fırsatta vurguladık. Burada bir kez daha vurgulamak istiyoruz. İktidar mutlaka bazı adımları atmalıdır ve bu konuda siyaset kurumuna elbette çok büyük görev ve sorumluluklar düşmektedir. Ayırım gözetmeksizin bu sürecin toplumsallaşması bir mecburiyettir. Toplumsallaşmasının sağlanmasına siyaset öncülük etmelidir. Bir ayırım yapmama konusundaki vurgunun altını özel olarak çiziyorum. Çünkü bu dönemde bizim muhalefetiyle iktidarıyla her kesimden insanın hem siyasal öznelerin hem toplumsal öznelerin bu süreçte hemhal olarak barışın inşası konusunda ortak adım atması en geniş yelpazedeki toplumsal mutabakatın oluşması çok önemlidir. Bu bu öneme binaen olumlu adımların atılması mutlak toplumda bir güvensizlik oluşuyor.

‘Milyonların umudu AKP’nin kaygılarına kurban edilmemelidir’

Bakın biz barışı konuşurken, bu konuda birçok yasamanın yasama faaliyetinin barışa hizmet eder bir şekilde olmasını beklerken ne yazık ki bugün görüşülmeye başlanacağını düşündüğümüz yargı paketinde Kovid Yasası’nın çıkacağına dair bilgiler paylaşıldığı halde son anda bunu iktidar geri çekti. İşte bu nedenle insanlarda güvensizlik dediğimiz olay gittikçe artıyor. Sürecin hukuki altyapısının kurulmamasının yarattığı güvensizlik varken bizler barış ortamını nasıl inşa edeceğiz? Bu çok büyük bir soru olarak durmuyor mu karşımızda? Bakın on binlerce mahpus bayramı evinde geçirmek için hayal kurdu. Aileleri burada şimdi bu salonda. Onlar kendi yakınlarıyla bir bayramı kutlayacaklarını bekliyorlardı. Bunun hayalini kurdular ve insanların hayallerini kursaklarında bıraktılar. Buna hiç kimsenin hakkı yok. Milyonların umudu AKP’nin kaygılarına kurban edilmemelidir. Bu toplumun kaygısı bütün siyasi partilerin kaygılarından daha önemlidir. 86 milyon yurttaşımızın kaygısı ortak kaygılarımız bir siyasi partiyi aşar, aşmalıdır da. Bu sürecin siyasal, sosyal ve psikolojik eşitlere ihtiyacı olduğunu sürekli söyledik.

‘Hala fırsatımız var’

Mesela bakın Anayasa Mahkemesi’nin önünde tarihi bir fırsat duruyor. İdare Mahkemesinin Anayasa’ya aykırılık iddiasıyla AYM’ye gönderdiği kayyum yasası derhal lağvedilebilir. Sürecin önü bu şekilde açılabilir. Bu konulara yaklaşım pozitif olmak durumundadır. Sürecin ciddiyetini, sürecin geri dönülmezliğini göstermek için güçlü, sembolik adımlara ihtiyaç vardır. Bu adımlardan biri Kovid Yasası’ydı, infaz paketinin genişletilmesiydi ama bunlar olmadı. Fakat önümüzde hala Genel Kurul’a gelecek ya bu yasa. Önümüzde hala bir fırsat var. Buradan mağdur ailelerle birlikte biz bu kürsüden çağrımızı yine diyoruz. Hala bir fırsatımız var ve bu fırsatı değerlendirelim. Kovid Yasası’nı hep birlikte oy birliğiyle parlamentodan geçirmek zorundayız.

‘İnfaz düzenlemesine ilişkin taleplerimiz lütuf değil’

En güncel durum olan bu infaz düzenlemesinde sağlıklı bir karar alınması bizlerin genel anlamda barışa ilişkin olan toplumun psikolojisi bakımından önemli katkılar sunacağını unutmayalım. DEM Parti olarak görüşmeler başladığı ilk andan itibaren komisyon aşamasında da vekillerimiz sabaha kadar çalışarak taleplerimizi tek tek sıraladı. Ben onları sizlerin huzurunda bir kez daha Türkiye’deki bütün yurttaşlarımız bilsin diye bir kez daha burada tekrarlayacağım. Arkadaşlarımızın, partimizin talebi net olarak şuydu. Kovid Yasası’nda istisna tutulan tüm suçları kapsayacak şekilde bu yasa yeniden düzenlenmelidir. TMK’deki koşullu salıverme yasakları kaldırılmalıdır. Yaşlı mahpusların konutta infazları TMK’ya eklenmelidir. Hasta mahpusların tahliyesine engel olan toplum güvenliği bakımından tehlikelilik şartı kaldırılmalıdır. Ağırlaştırılmış müebbetleri her düzenlemenin istisnası olma halinden çıkarılmalıdır. İnfaz düzenlemesine ilişkin taleplerimiz lütuf değil. Bu bir gereklilik, bu bir insan hakkı. Bu barış sürecinin ruhuna uygun bir temel insan hakkıdır. Bu yasa taslağı Genel Kurul’a gelecek bir kez daha altını çizmek istiyorum ve çağrımızı iktidar partisine buradan bir kez daha yöneltmek istiyorum. Hala saatler kalan bizler bu bayrama çifte bayram şeklinde geçmesini sağlayabiliriz. Gelin Kovid Yasası’nı ekleyelim, oy birliğiyle geçirelim.

Hapishanede tutsak bulunan bütün yoldaşlarımıza, buradan ismini zikredemeyeceğim devrimci, sosyalist, yurtsever siyasetçiye, seçilmişe, aydına, yazara, gazeteciye, sevgili Can Atalay, Çiğdem Mater, Osman Kavala, Tayfun Kahraman, Ekrem İmamoğlu, Ahmet Özer, Bekir Kaya, Ayşe Gökhan, Leyla Güven, Semra Güzel, Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş’a hepsine selam ve sevgilerimizi iletiyoruz.

‘Bu komisyon bir an önce kurulmalı ve bir an önce çalışmalarına aktif bir biçimde başlamalıdır’

Meclis Başkanı Sayın Numan Kurtulmuş’un ‘komisyon kurulacak’ söylemi son derece önemli. Dün de kendisi bizi ziyaret etti ve kendisiyle yaptığımız görüşmede bu konudaki görüşlerimizi kendisiyle paylaştık. DEM Parti olarak komisyonun sonuç alıcı bir şekilde çalışmasının çok önemli olduğunu vurguladık ve ülkenin oyalanacak vakti yok. Bu komisyon bir an önce kurulmalı ve bir an önce çalışmalarına aktif bir biçimde başlamalıdır. Sadece laf üretmeyen, somut öneriler geliştiren, takvimi olan ve bu takvime uyan, hesap verebilir bir mekanizmayı kastediyoruz. Bu ülkenin sorunlarının komisyona havale edilip orada çürümeye bırakılacak bir durumu yoktur. O nedenle komisyon bir an önce kurulmalı ama işleyici bir komisyon kurulmalıdır. Yerel yönetimlerden silahsızlanmaya, yargı işleyişinden kolektif haklara uzanan birçok hayati gündem önümüzde durmaktadır. İşlevsel bir komisyonla hızlı adımlar atılabilir ve bu kısır döngüden çok hızlı bir biçimde çıkılabilir. Biz her cümleyi ‘barış ve demokrasi inşa edilmelidir’ diye bitirmedikçe tarih bize kulak kabartmayacaktır. O halde bu komisyon tarihinle barışın sesine kulak vermeli ve barış konusunda insanlığa çok büyük bir katkı sunabileceğini pratikte göstermelidir. Barışı kuran bir komisyon olarak tarihe geçmelidir.

‘Anayasa tartışmalarını herhangi bir tabuya veya tıkayıcı tartışmalara kurban etmemek lazım’

Anayasa tartışmaları bir kez daha gündeme gelmiş durumda ve biz sonda söyleyeceğimizi başta söylemek istiyorum. Anayasa tartışmalarını herhangi bir tabuya veya tıkayıcı tartışmalara kurban etmemek lazım. Anayasa için yeni bir anayasa diyorsa anayasa gerçekten yeni olmalıdır. Vesayet rejiminden kurtulmuş sivil bir anayasa diyorsa her türlü vesayet rejiminden kurtulmuş gerçekten sivil bir anayasa olmalı. Demokratik diyorsa gerçekten demokratik bir anayasa olmalı. Mesela bakın süreç nasıl akıyor? Muhalefet belediyelerine operasyonlar yapılıyor. Daha birkaç gün önce tekrar bir operasyon gerçekleşti. Bu operasyonlar demokrasiye hizmet etmiyor. Bu operasyonlar antidemokratik ortama hizmet ediyor. Toplumu kutuplaştırıyor ve katılaştırıyor. Mesela bir anayasa yapım sürecinden bahsedilecekse bunlardan vazgeçilmelidir. Anayasa yapım sürecinin sağlıklı sürdürülebilmesi için siyasi iklimin yumuşatılması ve yol temizliği şarttır. Bu konuda ana sorumluluk iktidardadır. Toptancı yaklaşımlardan çıkarak herkesi sürece katacak bir yol temizliğine ihtiyaç var. Bu anlamda Sayın Bahçeli’nin ‘yeni bir kimlik ve kardeşlik asrı’ vurgusu önemlidir. En geniş toplumsal mütabakat, demokratik anayasa yapım sürecinin ruhunu vazgeçilmezlerindendir. Yine Sayın Özgür Özel’in ifade ettiği üzere, ana dilde eğitim ve kapsayıcı bir vatandaşlık tanımının da desteklendiği bir çözüm sunabilmelidir yeni toplumsal sözleşme. Anayasa bir toplumun eşit yurttaşlık hakkı temelindeki bütün haklarının ve hukukunun tesis edilmesi demektir. Ruhu ancak böyle şekillenirse gerçekten yeni ve gerçekten demokratik bir anayasa olur. İç barışı tesis etmek, tahkim etmek, eşit kardeşlik hukukunu, adaleti ve adaleti ve özgürlükleri tesis etmekle mümkündür. Bunun yolu budur. Başka da bir yol gerçekten yoktur.

‘Bu yaz önemli bir örgütlenme hamlesini hayata geçireceğiz’

Bu yaz bir örgütlenme hamlesiyle bu çalışmaları bambaşka bir merhaleye taşıma amacındayız. Bununla ilgili komisyonlarımız 7-24 çalışıyor ve bu yaz bizler DEM Parti olarak daha çok alanda, daha çok meydanda olacağız. Barışı örgütleyeceğiz, kendimizi örgütleyeceğiz, demokratik toplumun örgütlenmesine hep birlikte katkı sağlayacağız. İşçilerle, emekçilerle, yoksullarla, emeklilerle, çiftçilerle, esnaflarla, kadınlarla, gençlerle, engellilerle, doğa ve insan hakları savunucularıyla, Alevilerle, mütedeyinlerle, ve her kesimle, bütün farklı halklardan ve inançlardan insanlarla, ezilenlerle  ve sömürülerlerle bizler barışın toplumsallaşmasını sağlamak için çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Bu yaz tekrar belirtiyorum önemli bir örgütlenme hamlesini hayata geçireceğiz.

‘Bütün siyasi partilerin bu yazı sahada barış için geçirmesi gerekiyor’

Buradan çağrımız aynı zamanda iktidara ve muhalefetin diğer kesimlerindedir. Yüzyıllık bir sorunun çözülebilmesi için elimizde tarihi bir fırsat var. Bizler bir kez daha diyoruz ki bu tarihin fırsatı değerlendirmek hepimizin ama hepimizin görev ve sorumluluğundadır. DEM Parti’nin alanlarda olması, DEM Parti’nin sahalarda olması, DEM Parti’nin bütün demokrasi güçlere, siyasi güçlere ve toplumsal dinamiklere bu süreci taşıması, bilgilendirmesi, görüş alışverişinde bulunması önemlidir ama yetmez. O yüzden bütün siyasi partilerin bu yazı sahada barış için geçirmesi gerekiyor ve bir yandan parlamento yasal faaliyetlerin sürdürülmesi için adım atarken öte yandan hepimizin görev ve sorumluluğu olan barışın halk içinde örgütlenmesinin sağlanması bakımından herkesin sahada olması lazım. Biz bunu yaptığımız siyasi partilerle yaptığımız görüşmelerde bu konudaki görüşlerimizi ve önerilerimizi kendileriyle de paylaştık.”

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Kovid yasasını el ele verip çıkaralım « İlke TV
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Dersim Haber ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin