HDP İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlu, depremin ilk gününden beri Maraş’ta. Kenanoğlu depremin ilk gününden bugüne gözlemlerini ve yapılması gerekenleri Dersim Gazetesi’ne anlattı.
Maraş’ta genel duruma dair bir değerlendirmede bulunalım isterseniz. Sonra diğer sorulara geçeriz. Öncelikli olarak Maraş’ta genel durumu nasıl değerlendirirsiniz? Depremin kaçıncı gününde Maraş’a vardınız ve ilk izlenimleriniz nelerdi?
Biz depremin ilk günü hemen koordinasyon merkezi kurduk genel merkezde ve burada gelen telefonlara ve bilgileri toparlamaya başladık arkasından birinci gün akşamı Maraş‘a doğru yola çıktık. Aslında bütün milletvekili arkadaşlarımıza farklı illerde görevlendirme yapıldı ve o illere doğru hareket edildi; ben de iki milletvekili arkadaşla birlikte Maraş’a doğru hareket ettim. Tabi yolculuk çok zor geçti, karlı ve fırtınalı hava vardı. Beş saatlik yolu 10 saatte, 6 saatlik yolu 12 saatte alarak Maraş‘a ulaşabildik. Vardığımızda başta Maraş’ın merkezi olmak üzere; Pazarcık, Elbistan, Nurhak, Narlı, Ekinözü olmak üzere bütün bölgeleri dolaştık. Kimi ilçelerde köylere gittik ama esas ilk gün gittiğimizde konuşlandığımız yer Pazarcık ilçesiydi. Pazarcık da ilk cemevinin olduğu bölgede HDP Gençlik Meclisi ile birlikte bir çadır kurduk ve insanlara ilk sıcak çorbanın aktarılmasını sağladık.
Gördüğümüz şuydu orada: İnsanlar ekmeğe, suya muhtaç vaziyetteydi, hiçbir şekilde yardım yoktu enkaz altında insanlar vardı ve o insanların kurtarılması için bir çalışma ekibi de yoktu. Sadece iki ekip gördük profesyonel anlamda; bir tanesi Arçelik firmasının arama kurtarma ekibi diğeri de gönüllülerden oluşan ve başlarında iki tane AFAD yetkilisinin olduğu arama kurtarma ekibiydi. Yani deprem üssünün merkezlerinden biri olan Pazarcık ilçesinde, AFAD’dan sadece iki yetkili görebildik. Onun dışında Pazarcık’ta devletin hiçbir kurumu kuruluşu ya da yetkilisi yoktu. Bu koşullarda biz orada şehrin bütün sokaklarını dolaştık, insanlar çaresiz bir şekilde enkazların başında yardım bekliyorlardı saatler uzadıkça ve yardım geciktikçe umutları daha da tükeniyordu.
Binaların yüzde 80’i kullanılamaz vaziyetteydi. Bir kent vardı ve yıkılmıştı. Ağır hasarlı olanlarda da çatlaklar vardı ve insanlar korkudan evlere giremiyorlardı. Kenti terk etmek isteyenlerin oluşturduğu yoğun bir trafik kuyruğunun yanı sıra benzin de yoktu, insanlar benzin de alamıyorlardı. Zaten bakkal, manav, market, fırın gibi birçok yer de çalışmıyordu.
Elbistan’da durum nasıldı?
Elbistan’da da benzer manzaralarla karşılaştık. İnsanların çaresizlik içerisinde enkazların başında beklediklerini gördük. İnsanlar arama kurtarma faaliyetleri için can havliyle sağa sola koşturuyordu çünkü yakınlarından ses aldıklarını söylüyordu. AFAD’la görüştüğümüzde AFAD’ın buraya da yetişemediğini gördük.
Maraş’ın değişik bölgelerinde bir taraftan da hava koşullarıyla uğraşmak çok zordu Diğer taraftan soğukların -15 – 20°’ye kadar düşmesi ve karanlığın çökmesiyle insanların donma tehlikesiyle yüz yüze gelmesine tanık olduk. Barınma, beslenme ihtiyacı ve en önemlisi tuvalet sağlık ihtiyaçları hat safhadaydı.
Halkın gönderdiği yardımlar kaçıncı günde Maraş’a ulaştı?
Üçüncü günden itibaren yardımlar ulaşmaya başladı. Ancak bu yardımlar insanların sadece giysi, yiyecek, içecek ve su ihtiyaçlarını karşılayabildi; bunun dışında barınma ısınma ve tuvalet ihtiyacı bugün bile depremin 12. Günü olmasına rağmen karşılanabilmiş değil. Çeşitli bölgelerden gelen bilgileri topladığımız Kriz Masası bize ifade ettiği gerçek; halen barınma, ısınma ve tuvalet ihtiyacı karşılanamadığıdır.
Pazarcık, Elbistan özelinde baktığınız zaman terk edilmiş bir şehir görüntüsüyle karşı karşıya kalıyorsunuz. Nurhak’ta yıkım çok fazla değildi; ama orada da yer yer ağır hasarlı çatlak binalar vardı. İnsanlar evlerini kullanamıyorlardı; sağlık sorunu, çöp yığılması ve yine tuvalet sorunu vardı. Ve bu sorunlar halen de devam eden sorunlar.
Yardımların kent merkezlerine yığıldığı ama çeperde yaşayan ilçelere, köylere ulaşmadığı yolunda gelen bilgiler var? Bu konu hakkında neler söyleyebilirsiniz
Yardımlar bölgeye ilk iki günde ulaşamadı; yani ilk iki günde insanlar yiyecek, ekmek ve içecek su bulamadılar yardımlar ancak üçüncü gün öğleden sonra ulaşmaya başladı. Tabii ki ilk önce kent merkezlerine ulaştı. Böylece yiyecek ve giysi sorunu önemli ölçüde gelen ilk yardımlarla çözülmüş oldu.
Yardımlar köylere kaçıncı günde ulaştı?
Yardımlar köylere dördüncü günde ulaşmaya başladı ama birçok köyün yolu kapalıydı. Örneğin biz beşinci gün Elbistan’da karla kapalı olan yolların listesini AFAD’a ve yetkililere vererek yolları açtırdık ve arkasından da köylere yardım ulaştırmaya başladık. Daha sonraki günlerde de köylere yardım gitti. Kent merkezinde yaşanan eksiklikler neyse köylerde de yaşanan eksiklikler o şekilde. Köylerde de çadır, ısınma ve barınma sorunu devam ediyor. Yiyecek ve giysi ise köylere ulaştırıldı. Beslenme ve gıda konusunda şimdilik bir sıkıntı yok
Valilik, Kaymakamlık, AFAD’ın halkın ulaştırdığı deprem yardımlarını siyasi ayrım yapmadan dağıtabildiğini söyleyebilir miyiz?
AFAD bölgeye dördüncü günden itibaren ulaşmaya başladı yani kendi kent merkezlerinde birkaç birim oluşturdular ve buralardan faaliyet üretmeye başladılar. Tabi ilk görevleri esasında arama kurtarma faaliyetiydi ve bu faaliyetlere yoğunlaştılar. Onun dışında kent merkezlerinde çadır kurmaya başladılar. Bütün bunlar yaşanırken gerek siyasi olsun gerekse de etnik ve inanç açısından bir ayrımcılık yapıldığını tanık olmadık; çünkü zaten AFAD bir bütün olarak halkın ihtiyaçlarına cevap veremiyordu ki üstüne bir de ayrımcılık yapabilsin. Koşulları uygun olsaydı yapar mıydı yapmaz mıydı yani biz bunu bilemeyiz; ancak şu an için gördüğümüz kimseye yetişemedikleri için haliyle kimseye de ayrımcılık yapamadıklarıdır.
HDP’nin Pazarcık’taki Kriz Koordinasyon Merkezi’ne ‘kayyım’ atama girişimi oldu; bu bir girişim olarak başladı ama kayyum atanmasıyla devam etti. Son durum nedir, bu çalışmaları nasıl etkiler?
HDP ilk günden itibaren bölgedeydi dediğim gibi biz birinci gün akşamı yola çıkıp gece Maraş’taydık. Maraş’ın diğer bölgelerine de daha yakın bölgedeki arkadaşlar birinci günün akşamında hemen intikal ettiler. Adıyaman ve Hatay açısından böyle oldu. Yine Antep için de durum böyleydi. Diyarbakır’da ise arkadaşlarımızdan, parti meclis üyelerimiz, köylülerimiz, gençlik ve halkımız tümüyle deprem bölgesindeydi. Ve biz Pazarcık’ta ilk çorbayı kaynatıp dağıttık. Cemevi duvarlarında çatlaklar vardı; genç üyelerimiz içindeki çadırı çıkartıp ve mutfak malzemelerini çıkartarak çadırı kurduk. Vatandaş tümüyle kaderine terk edilmişti; bizim gibi bölgeye yetişebilen insanlar, siyasi partiler ve sivil toplum kuruşları vardı. Bu saydıklarım dışında hiç kimse yoktu dolayısıyla vatandaş kendi kendine organize olarak depremzedelere yardım etmeye başladı.
İlk günlerde hem yetersizliklerinden hem de halkın öfkesine maruz kalmamak için ortalığa çıkmayanlar, aradan günler geçip ortalık toparlanınca, insanların karnı doyup sırtına elbiseler verilince ortaya çıkıp halk tarafından toplanan yardımlara el koymak ve bu yardımları kendileri dağıtmak istediklerini söylediler. Yani devletin yetmezliğini, devletin acizliğini iktidarın beceriksizliğini kapatabilmek için bizim toplamış olduğumuz, halkın kendisinin toplamış olduğu yardımlara el koyarak geri kalanını biz dağıtalım diyorlar. Bu acizliktir, bu yetmezliktir, bu ahlaksızlıktır! Çünkü depremin ilk üç gününde hiçbir yerde hiçbir kurumlarını göremedik ancak dördüncü günden itibaren ortaya çıkmaya başladılar, o da halkın topladığı yardımlara çökmek için.
Bunu asla kabul etmiyoruz; dördüncü gün itibaren özellikle kıymetli diyebileceğimiz yardımlara el koydular. Neydi bunlar? Başta çadır ve jeneratör olmak üzere el koymaya başladılar. Biz bunu başta bunu çok önemsememiştik; yani belki çadırı alıp başka bir depremzedeye verilebilirdi ama iş depoya el koymaya gelince yani bu hakikaten ahlaksızlıktır. Bu hakikaten halkın topladığı yardımlara. Her ne olursa önümüze çıkarılan bütün engellere karşı halkımız için çalışmaya devam edeceğiz. Halkımız için çalışmaktan geri durmayacağız.
Şu anda bölgede depremzedelerin temel ihtiyaçları nelerdir? Tehlike arzeden öncelikli, yakıcı sorunlar nelerdir?
Maraş açısından konuşursak bu bölge oldukça soğuk -15 -20’ye düşen hava sıcaklığı özellikle geceleri acil barınma ve ısınma ihtiyacını talep ediyor. Öncelikli talep çadır ama bir noktadan sonra çadır da yeterli olmayacaktır. Acil konteynır kentler kurulması gerekiyor ki bu insanlar acilen bu alanlara taşınsın. Eğer konteynır kentler kurulmuş olursa tuvalet ihtiyacı da böylelikle sağlanmış olur.
Diğer taraftan gıda ihtiyacı sürüyor çünkü gıda tüketilen bir madde ve sürekli ihtiyaç var. O yüzden konserve, kuru gıda gibi dayanıklı tüketim gıdalarına ihtiyaç devam ediyor. Diğer taraftan enkaz altındaki insanların bir an evvel çıkartılıp toprağa verilmesi konusunda gereken hassasiyetin ve kolaylığın gösterilmesi gerekiyor çünkü bu konularda eksiklik var. Bu saydıklarıma ek olarak hasar tespitinin hızlıca yapılması gerekiyor çünkü insanlar başka illere gitmek istiyorlarsa da bu hasar tespitinden duydukları endişe nedeniyle erteliyorlar. Hasar tespiti hızlıca yapılırsa tanıdıklarının, akrabalarının yanına gitmek isteyenlerin gidişleri kolaylaştırabilir. Acil olarak bu sıralamaya göre bu işlerin yapılması gerekiyor
Son olarak Dersim’de, yurdun ve dünyanın değişik yerlerindeki yaşayan yurttaşlar bu süreçte neler yapabilir?
Dersim halkına ve kurumlarına teşekkür ediyoruz, bu halkın bir Ferdi olarak. Çünkü ilk yardım ekipleri içerisinde onlar da vardı özellikle içme suyu ihtiyacını Munzur Su önemli ölçüde bölgede karşıladı. Diğer taraftan Dersim Belediyesi Pazarcık’ta önemli çalışmalar yaptı. Dersim Spor’un aracını, yardım kamyonunu Elbistan’da gördük. Dersim halkı gerek Dersim’den gerek de yurt içi ve yurt dışından önemli ölçüde seferber oldular. Bölgeye yetişmeye çalıştılar.
Bundan sonrası için ne yapılabilir sorusuna gelince acil ihtiyaçlar sıralamasında söylediklerim konusunda organize olabilenler bu süreçte destek olabilirler. Örneğin Avrupa’da şu an Pazarcık’ta bir konteynır kent kurmak için çalışma yürütülüyor. O bölgede yaşayan Dersimliler konteynır kente destek olabilirler. Pazarcık’ta 420 konteynırdan oluşan bir kent kurulma çalışması yürütülüyor ben de bunun Türkiye’deki bürokratik ayağı ile ilgili çalışıyorum, buralara destek olunabilir. Elbistan’da köylerde konteynır kentler oluşturulabilir şu anki yapılacak olan tek çalışma gıda ve konteynır kent grubuna yardımcı olmak.