Aram Yayınları Hamit Geylani’nin şiir kitaplarını yayımlamak ve benim editörlük yapmamı istiyordu. Geylani’yi siyasetçi olarak biliyordum elbette, fakat şairliğinden bihaberdim. Teklifi, “Siyasetçi ile uğraşam” gibi cümlelerle, peşin hükümle kabul etmek istememiştim.
Sonra nasıl oldu bilmem, bir yandan Gündem gazetesinin hafta sonu ekini hazırlarken, bir yandan da Hamit Geylani ile şiir üzerine konuşurken bulmuştum kendimi. Üstelik kısa sürede abi kardeş olmuştuk.
Hamit abi iki şiir dosyası ile gelmişti. Bunlardan biri “Yirmi Kurşunlu Yürek” adını taşıyordu ve ilk baskısı 1976’da yapılmıştı. Kitabın ilk baskısını da getirmişti. Küçük boy, kapağı ve sayfaları epey yıpranmıştı. Hamit abi, hiçbir kitapçıda bulunmayan kitabı armağan etmişti bana.
Henüz yayımlanmamış dosyanın adı konmamıştı. Dosyaya isim ararken Ankara’dan şair Adnan Satıcı müdahil oldu ve onun önerisiyle kitap, “Azad Nisan Yağmuru” adıyla çıktı.
Bir ara hatıra: Adnan hastaydı ve doktora gitmemekte ısrar ediyordu. Hamit Abi’yi aramış, durumu izah etmiş ve mümkünse ilgilenmesini rica etmiştim. “Adnan kardeşimdir, onu sırtlayıp götürürüm doktora” demişti. İlgilenmişti de. Ancak Adnan, ne yazık ki çok erken ayrıldı aramızdan, hayattan.
Şemdinli’de, Ankara’da, İstanbul’da ve daha çok Diyarbakır’da pek çok kez buluştuk, sofralar kurduk, şakalar yaptık, siyaset ve şiir konuştuk Hamit Abi ile. Hep neşeli olur mu insan? Hamit abi dostlarıyla birlikteyken hep neşeliydi sanki. Yılgınlığı ve umutsuzluğu hep uzak tuttu hem kendisinden hem birlikte yol yürüdüğü insanlardan. Yüreğinde hep bir isyan taşıdığını ise siyasette verdiği mücadeleden ve yazdığı şiirlerden biliriz.
Şiirden beklentilerimiz çok uzak değildi birbirinden ancak şiir kurma anlayışımız arasında çok fark vardı. Hamit abi, şiir anlayışını, daha sonra yayımlanan “Zap Nehri Giryan Akar” (Sîtav Yay.) şiir kitabının önsözünde paylaşacaktı. Önsözde, “Üstat şairlerin affına sığınarak” şiir anlayışını, “Şiir aynı zamanda yaşanan ve yaşanmakta olan dramlara ve insan onurunu inciten uygulamalara karşı durmalıdır” diye tarif ediyor. “Yirmi Kurşunlu Yürek” “Azad Nisan Yağmuru”, Kürtçe “Ciwan Dengê Bêdengîyêne” ve “Zap Nehri Giryan Akar” bu şiir anlayışıyla yazıldı. Kitaplar, özellikle Kürtlerin yaşadıklarına odaklanan şiirlerden oluşuyor. Hamit abi, mahkeme salonlarında ve siyaset meydanında dile getirdiği hakları, hukuksuzlukları, baskı ve zulmü şiirlerine de konu etti. Ahmed Arif kuşağından, geleneğinden el alarak…
Kürtlerin ahvalini yazılar yazarak da duyurmaya çalıştı. “Şemdinli’den Qamışlo’ya Dağ Sevdası” bu gayretin ürünüdür.
“Şeyh Ubeydullah Nehri- Kürt Mücadelesinin En Geniş Damarı”, bir araştırma ve tarih kitabı niteliğindedir. Kitap Hamit abinin üslubuyla kaleme alınmış ve bu nedenle şiirlerle desteklenmiştir. Köklerine bir vefa borcu niyetini de taşımaktadır.
Hamit abi, diğer Kürt siyasetçiler gibi türlü eziyetler çekti, hapis yattı ve 6 yıllık cezası istinaf aşamasındaydı. En son telefon ettiğinde hastalığı nüksetmişti ve sesi iyi gelmiyordu. Şimdi o çok sevdiği, birçok şiirine konu ettiği ve defnedildiği Şemdinli’de, Dêman köyünde veda etti bizlere.
***
Emin Sarı’nın “Kürt Siyasetinde Yarım Asır: Hamit Geylani” (Sîtav Yay.) kitabı hakkında Gazete Duvar’da bir yazı yazmıştım. Daha çok Hamit Geylani’nin siyasi hayatına odaklanan yazıyı paylaşmak isterim:
Hamit Geylani’nin şeceresi, Hakkari’nin köklü bir ailesine, bütün bölgenin saygıyla andığı Şeyh Abdulkadir Geylani’nin soyuna dayanıyor. “Seyit”lik geleneğinin Hakkari’de hâlâ itibar gördüğüne, haber için bulunduğum Şemdinli’de tanık olmuştum. Şemdinli halkı, Geylani’nin adının önüne “Seyit” ekleyerek hitap ediyordu. Bu, büyük bir saygı ve geleneğe bağlılık izlenimi bırakmıştı bende.
Ancak biz Hamit Geylani’yi avukat, siyasetçi, şair ve yazar olarak tanıyoruz. Öte yandan Geylani, yukarıda saydığımız işlerin hepsini Kürt ve solcu kimliğini ekleyerek yaptı. Yine yaptığı bütün işler sayesinde binlerce insanın hayatına dokunduğunu da belirtmek gerekiyor.
Emin Sarı’nın hazırladığı ‘Kürt Siyasetinde Yarım Asır: Hamit Geylani’ kitabı ise Geylani’yi bütün vasıflarıyla daha geniş kitlelere tanıtmayı hedefliyor. Bununla yetinmiyor kitap, daha önemli bir işlev yüklenerek, toplumsal, siyasal bir hafızanın oluşmasına da olanak sağlıyor.
Bireyselden toplumsala
Emin Sarı’nın hazırladığı nehir söyleşi, Hamit Geylani’nin aile şeceresi ile başlıyor ve Geylani’nin yaşam öyküsünü bugüne kadar getiriyor. Kürt siyaseti içinde yarım asrı geride bırakmış bir insanın hayatı söz konusu olunca, sayfaları çevirdikçe yüzlerce olayın, hatıranın, binlerce insanın resmi geçidi ile karşılaşıyor okur.
Her olayda ya da hatırada insana dokunan, insanın yüzünde bir gülümsemeye ya da bir gerilime neden olan unsurlar bulunuyor. Hayat da böyle bir şey değil mi zaten? Hele Kürt ve siyasetçiyse karşımızdaki, hayatından aksiyonun eksik olmadığını söylemeye bile gerek yoktur herhalde.
Geylani’nin Muzaffer İlhan Erdost’la ilgili anıları müthiştir. Erdost hayatına dokunmasa, kim bilir belki başka bir insan olacak ve başka bir hayat yaşayacaktı Geylani. Sonra, Geylani’nin nikah şahidi ve şiiriyle ilgili ilk yorum yapanlardan biri Ahmed Arif’tir mesela. Meslek hayatı ayrı bir maceradır ancak siyasi hayatına yön veren olaylar ve insanlar ise saymakla bitmeyecek gibidir. Böylece Geylani’nin hayatını anlatan kitap, bireyselden toplumsal olana doğru ilerliyor.
50. yılın hafızası
Nehir söyleşi tarzında hazırlanan kitap, belgeler, şiirler ve fotoğraflarla da destekleniyor. Bu nedenle bir belgesel niteliği de taşıyor. Bir Kürt siyasetçinin biyografisini okurken aynı zamanda Kürt meselesinin tarihine, son 50 yılda hem Kürt cenahındaki gelişmelere hem de Türkiye siyasi tarihine dair bilgilere ulaşmak mümkün oluyor.
Çünkü Geylani, Kürt sorununa barışçı yoldan çözüm üretmek için kurulan bütün partilerde yer almış, il başkanlığından genel başkanlığa kadar görevler üstlenmiş bir isim. Hal böyle olunca, onun yaşam öyküsü kişisel olmaktan çıkıp toplumsal, siyasal bir içerik kazanıyor. Bir yaşam öyküsü gibi başlayan kitap, Kürt siyasetini tanıttığı gibi, Türkiye’nin Kürt sorununa yaklaşımındaki iniş çıkışlarını da hatırlatıyor. Bir toplumsal ve siyasal bellek oluşturuyor. Son 50 yılda Türkiye’de Kürtler neler yaşadı? Kimler Kürt sorunu hakkında neler söyledi? Kürt siyasetçiler Meclis’e, hapse, sürgüne nasıl gitti? 50 yılda yaşanan acılar, yeşeren umutlar, insan portreleri, olayların analizi, elbette hiç bitmeyen mücadele ve daha fazlası yer alıyor kitapta.
Kitap okunup bittikten sonra, “Keşke” diyor insan, “Keşke diğer Kürt siyasetçilerin de yaşam öyküleri yazılsa ya da kendileri hatıralarını kaleme alsa.” Çünkü özellikle son 30 yılda gördük ki Kürt siyasetçilerin hayatı sadece kendilerine ait değildir. Onların hayatı, Kürt halkının mücadelesinin bir parçasıdır. Onların siyaset arenasında geçen hayatı, herkesin yakından bilmesi gereken bir tarihsel süreçtir, kaybedilmemesi gereken hafızadır. Bugünlere gelirken nasıl ve kimlerin emeği ile geldik, bilmek için de önemlidir böyle kitaplar. Bu nedenle, ‘Kürt Siyasetinde Yarım Asır: Hamit Geylani’ kitabını çok önemsiyor ve okunsun istiyorum.