1. Haberler
  2. KÜLTÜR SANAT
  3. Dersim insan olsaydı aklını yitirirdi

Dersim insan olsaydı aklını yitirirdi

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Dersim Katliamı’nı toplumca konuşmaya başlayalı çok olmadı… Dersimliler anlatmaya başlayınca herke anladı ki, hiçbir acı iyileşmemiş. Fakat gün geldi; yüzleşme kaçınılmaz oldu. Susanlar konuşmaya, bilmeyenler öğrenmeye başladı… Edebiyatçılar da boş durmadı ve 23 edebiyatçı Bir Dersim Hikayesi’ni kendi üsluplarıyla kaleme aldı.

İşte o yazarlar ve hissettikleri Dersim…

AHMET BÜKE: GEÇMİŞİ KONUŞMAK KOLAY DEĞİL
 “Dersim’i görmedim. Ama hikayelerini dinledim sürekli. Yaşayan herkese değmiş midir bilmiyorum ama düşünülenden çok daha fazla temas etmiştir hayatımıza. Türkiye’de geçmişi konuşmak kolay olmuyor.” – “Edebiyat dışarıda akan hayattan azade değil galiba. Ama her zaman anlatacak birileri olur bu ülkede. Çoğu zaman sesi yeterince duyulmasa da olur. Ben birbirini daha az tanıyan ve temas eden bir yazar kuşağından geliyorum.”

GÖNÜL KIVILCIM: EDEBİYAT DA GECİKTİ HALİYLE
“Dersim’i kendi gözlerimle değil, ama kelimelerin gözüyle gördüm. Nereden başlayalım bilemiyorum. Bir suçlu varsa eğer, bu ülkede eğitim müfredatını hazırlayanlar mı, günahları toprağın altına gömmek için yeni yasalar çıkaranlar mı, işkenceyi, olağanüstü hali gözü kapalı uygulayanlar mı, kimdir? Soruyorum size.” – “Biraz ‘geç’ olarak nitelenebilir Dersim kitapları. Ama memlekette sırlardan bahsetmek için parmak kaldıranların başına gelenleri bilirken, bu gecikmeyi anlamak mümkün bence. Dersim, Maraş gibi katliamları, 1915 soykırımını yaşayanlar, olanları birbirlerine bile yeniden anlatamayacak kadar suskunlaşırken, bu tür sırlar aile içinde dahi konuşulamazken edebiyat da gecikti haliyle.”

BURHAN SÖNMEZ: HAKİKATLER TOPRAĞIN ALTINDA
“Dersim’i görmeden Dersim’i anlatmayı değil, daha ölmeden önce ölümü anlatmak istedim. Bu ülkenin tarihi, gerçeğin inkarıyla şekillenmiş. Hakikatler toprağın altına gömülmüş.” – “Dersim bu ülkede sadece bir tarih değil, bugünün kendisidir. Öykümde, Dersim’den ‘artakalan’ yaşlı kadın ile bugünkü Kürt savaşında benzer acılardan geçen genç kızın hayatlarını birlikte anlatma ihtiyacı hissettim. Aksi halde Dersim, tarihe havale edilmiş herhangi bir olay haline gelirdi. Edebiyat, siyaset yapmanın değil insanları anlatmanın peşindedir.”

HAKAN GÜNDAY: ZAMANIN RUHSUZLUĞU
“Acı öyle bir şey ki, kaynağı, bulunduğunuz yerden çok uzakta da olsa biçim değiştire değiştire, en olmayacak duvarlardan seke seke elbet gelir ve sizi bulur. Bu defa adı Dersim olmaz da, gündelik hayatta bir an olur. Unutmamak lazım ki, zamanın ruhu kadar ruhsuzluğu da vardır.” – “Yazarın öncelikle yazıya karşı sorumlu olduğunu düşünüyorum. İşi edebiyat olanları, herhangi bir ihmalle suçlamak benim açımdan pek mümkün değil.”

BEHÇET ÇELİK: KAZMA VURDUĞUNUZ HER YERDEN KEMİK FIŞKIRIYORSA
“Bir ülkenin tarihindeki acılar, yüzleşilmedikçe kuşaktan kuşağa geçiyor. Dersim Katliamı’nın doğrudan değmediği insanlar da öteden beri bu gibi büyük kıyımların emirlerini verenlerin zihniyetiyle yönetilen bir ülkede yaşıyor. Kazma vurduğunuz her yerden kemikler fışkırıyorsa, yoksunlukların da, varlıkların da o kıyımlardan bağımsız olduğunu düşünmeniz imkansız.” – “Yazarın tarihe karşı sorumluluğu resmi yalanların gerçeklerin üzerine çektiği, örtüyü sıyırmaktır. Yazmak insanın tek başına kaldığı bir eylemdir; böylesi dayanışma anları çok enderdir.”

CEMİL KAVUKÇU: YANGIN YETERLİDİR
“Orada yaşanan derin acı her insanın yüreğini yakar. Yaşınız ne olursa olsun, haberdar olmak yangın için yeterlidir.” – “Acılarla dolu coğrafyamızda belgesel olmak dışında edebiyatımıza yansımayan o kadar çok yaramız var ki… Bir Dersim Hikâyesi’nin bu yola bir ışık düşüreceğine inanıyorum.”

GAYE BORALIOĞLU: ÖLÜLER SUSMAZ
“Dersim Katliamı bu memleketin alnında bir kara leke. Aynaya bakan herkes görür bu lekeyi; yeter ki cesareti olsun.” – “Ne kadar unutturulmaya çalışılırsa çalışılsın, mezarı olmayan ölülerin seslerini susturmak imkansız. Bazen yakınlarının dilinden, bazen bir öykünün nefesinden sesleniveriyorlar. Ta ki adalet yerini bulana dek, bu böyle olacak.”

MURAT ÖZYAŞAR: UMUDUM VAR
“Dersim meselesi bu ülkede yaşayan herkese değmemişse, neden değmemiş, değdirilmemiştir? Bu sorunun perdesini aralamak gerek, çünkü içeriye-Türkiye’ye ışık düşüreceğini düşünüyorum. Sorunun yanıtını ‘değenler’, ‘değmeyenler’ ve ‘değmesini engelleyenler’le hep birlikte bulmaya çalışmak daha çok ilgilendiriyor beni.” – “İyi niyetli edebiyatçılar da dahil hepimizin kötü sonuç verdiğini düşünüyorum. Ama artık Dersim meselesinin daha çok konu edileceğine dair umudum tam.”

AYŞEGÜL ÇELİK: İÇTEN ÇÜRÜYORUZ
“Olanlara ‘devlet’le başlayıp ‘mecburen’le biten açıklamalar üreten, “İşte bana dokunmadı,” diyen yok mu? Var. Fakat doğru değil. Mutlaka dokunmuş, dokunmakla kalmayıp değiştirmiş, başka biri yapmıştır onu. Daha inançsız, kendini sevmeyen biri haline gelmiştir, ama haberi yoktur. Soluk alan ama yaşamayan bir kabuktur artık. Bazı şeyler böyle içten çürütür adamı.” – “Türkiye’de, geçmişle bugünün bağı öyle kesin, öyle hunharca koparılıyor ki, böyle işliyor zaman. Yüzleşmek için, anlatmak için on yıllar geçmesi gerekiyor. Zaten yaşananlar o kadar ağır ki, üstünden kuşaklar geçene kadar kimsenin kolu kalkmamış da olabilir.”

YAVUZ EKİNCİ: EDEBİYAT HAYATI VE SOKAĞI İHMAL EİYOR
 “Dersim’i ilk gördüğümde gözümde büyük bir mezarlık canlandı. Dersim Katliamı herkese değmiştir. Ama bugüne kadar dışa vurulmamasının nedeni korkak bir halk olmamızdır. Bu korkaklık toplumun içinde yeşeren yazarını, siyasetçisini, sanatçısını da zehirledi ve böylece hayata dokunmayan eserler ortaya çıktı.” – “Edebiyatın sadece Dersim’i değil, hayatı ve sokağı ihmal ettiğini düşünüyorum.”

HATİCE MERYEM: NORMALE DÖNMEK İÇİN HİÇBİR ŞEY YAPILMAMIŞ
“Dersim, 38’de yediği korkunç dayaktan sonra her şey normalmiş gibi yaşamaya çalışan bir insan olsaydı… Olmazdı. Aklını yitirir, sokaklarda yatıp kalkardı. Tekrar normale dönmek için yapılması gereken hiçbir şey yapılmamış.” – “Ortada büyük bir ihmalkarlık olduğunu düşünmüyorum, ama edebiyatın tarihe tanıklık etmek gibi asli bir vazifesi olduğuna da inanmıyorum.”

KÜLTÜREL AÇIDAN BÜYÜK TAHRİBAT VAR
SERAY ŞAHİNER
– “Dersim Katliamı sadece insanları öldüren bir kıyım değil; kültürel açıdan da büyük tahribat var. Hafıza talepkardır. Yıllarca o hafıza silinmeye çalışılmış. Dersim, Maraş, Sivas, 90’lardaki köy boşaltmalar, Roboski… Bunlar birbirinden ayrı zihniyetlerin ürünü değil.” – “Kahramanlık hikayesi olarak akıllara ve madalyalara kazınmış bir olayın aslında bir kıyım olduğunu 1940’larda bir yazar yazsaydı başına ne gelirdi bilmiyorum. Murathan Mungan, Bir Dersim Hikâyesi isteyene kadar benim de bu konuyla ilgili masa başına oturmak aklıma gelmemişti.”

MURATHAN MUNGAN DA ARTIK DERSİM’İN KAYIP KIZIDIR
MURATHAN MUNGAN
“Edebiyat uzakları yakın kılmak içindir. Bu kitabı çatarken, yazarları seçerken de buna özen gösterdim. Hem kendi yazar nitelikleri hem bu kitaba olacak katkıları konusundaki öngörüm, benim pusulam oldu. Türkiye bir bellek bölünmesi yaşıyor. Doğuda yaşayanlarla batıda yaşayanların hem coğrafya olarak hem tarihe ait bellekleri aynı yapılanmadı, hatıra depolarımız farklı. Son 30 yıldır yaşanan iç savaş konusunda da hala İzmir’dekiyle Erzurum’daki aynı şeyleri hatırlamıyor. Edebiyat bütün bunlar için belki bir teyel işlevi görür. Sosyal medyada bir okur ‘Bu kitaptan sonra Murathan Mungan da artık Dersim’in kayıp kızıdır,’ dedi. Sadece ben değil, tüm yazarlar da Dersim’in kayıp kızları.”

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Dersim insan olsaydı aklını yitirirdi
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Dersim Haber ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin