Kürt sorununun demokratik çözümü dair yürütülen tartışmalar ve karşılıklı açıklamalar gündemin ilk sırasında yer alıyor. PKK’nin 5-7 Mayıs tarihlerinde 12. Kongresi’ni topladığı haberlerinin ardından MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’den Meclis’te bulunan partilerin katılımıyla “Milli Birlik ve Dayanışma Komisyonu” kurulması çağrısı geldi.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) İmralı Heyeti’nin İmralı’da yaptığı son görüşmede Abdullah Öcalan “kardeşlik hukuku” bağlamında yeni bir sözleşmeye ihtiyaç olduğunu belirtti.
DEM Parti İstanbul İl Eşbaşkanı Arife Çınar, sürece ve yeni mücadele dönemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Arife Çınar, Kürt sorununun ise Cumhuriyet’in kuruluşuyla başlayan bir sorun olduğuna dikkat çekti. Var olan “tekçi” aklın toplumsal barışın önünde engel olduğunu söyleyen Arife Çınar, “Türkiye devleti kendi toplumu, halklar, inançlar ve kadınlarla hiçbir zaman aslında barış içerisinde olmadı. Bir dil inkar ediliyorsa, asimilasyon politikaları var ise, imha politikaları gerçekleşiyorsa, erkek egemen zihniyetin hakimiyeti varsa, kadınlar, Aleviler, farklı kimlikler yok sayılıyorsa burada bir barıştan söz edilemez. Eşit yurttaşlık tanımının olmamasından kaynaklı hem Kürt halkı hem de farklı inançlar bu topraklarda ciddi sorunlar yaşadılar” diye konuştu.
‘Adımlar atılmalı’
Abdullah Öcalan’ın “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı”nın öneminin de altını çizen Arife Çınar, şunları söyledi:
“27 Şubat’ta Sayın Öcalan’ın çağrısıyla aslında bir barış sürecine girmiş bulunmaktayız. Silahların bırakılması çağrısı yapıldı ve o çağrı sonrasında silahlar bırakıldı. Devletin bundan sonra ciddi adımlar atması gerekiyor. Aynı zamanda bizim demokratik siyaset alanında yürüteceğimiz her çalışma çok önemli olmaktadır. Bu sorumluluğu almalıyız. Tüm halklar, farklı kimlikler almalı. Demokratik toplum inşası; anayasa değişikliği, yerel yönetimlerin güçlendirilmesi, kadınların, Alevilerin ve Kürtlerin iradesinin esas alınmasıyla gerçekleşebilir.”
Farklı kesimlerin de bu süreçte sorumluluk alması gerektiğini vurgulayan Arife Çınar, kadın ve farklı toplumsal dinamiklerin katılımıyla “barış komisyonları” kurup, bu kapsamda ortak bir çalışma yürütme planlarının olduğunu söyledi.
Arife Çınar, “Tüm sivil toplum kuruluşlarıyla, inanç kurumlarıyla buluşma; halkımızla buluşarak hem bu dönemi anlatma hem de demokratik toplumun inşa edilmesi noktasında bir mücadele yürüteceğiz. Tüm İstanbul’da bu barışın önemini anlatan bir çalışma da planlıyoruz. Bir etkinliğimiz olacak. Hazırlıklarına ise en kısa zamanda başlamış olacağız” ifadelerini kullandı.
‘Demokratik anayasa şart’
Devletin atması gereken adımlar olduğunu ancak sürecin yalnızca AK Parti-MHP üzerinden yürütülemeyeceğini dile getiren Arife Çınar, tüm siyasi partilerin sürece dahil olması gerektiğini belirtti.
Arife Çınar, şöyle devam etti:
“Meclis’te ve Meclis dışında olan siyasi partilerin burada sorumluluk almasıyla bu sorunun üstesinden gelinebilir ve toplum demokratikleşebilir. Cezaevlerinde binlerce siyasi tutuklu var, cezaevlerinin boşaltılması gerekiyor. En önemlisi Anayasa değişikliğidir. Bu topraklarda farklı kimlikler yaşıyor, eşit yurttaşlık temelinde yaklaşılması, ortak vatanda bu toplulukların, ulusların yaşayabileceği zeminin olması için demokratik bir Anayasa’nın oluşturulması gerekiyor.” (MA)