İlke TV’de yayınlanan “Diyarbakır Zamanı” programında Ömer Çelik’in konuğu olan Özgür Kadın Hareketi’nden, eski HDP milletvekili ve hukukçu Ayla Akat, Türkiye’de yeniden tartışılan barış sürecine ilişkin dikkat çeken mesajlar verdi. Akat, “Kapı aralandı; ancak kalıcılık için hem İmralı’ya doğrudan temasın sağlanması hem de sürecin tüm aktörlerini koruyan özel bir yasal çerçevenin ivedilikle çıkarılması gerekir” dedi.
‘Kadınlar barışın izleyicisi değil, örgütleyicisidir’
Siyasete 2007’de Batman milletvekili olarak giren Akat, “Biz siyasetin içine doğduk. Siyaset bizim için bir tercih değil sorumluluktu” dedi. Kürt kadın mücadelesinin 90’lardan bugüne uzanan çizgisine değinen Akat, kadınların siyasetteki varlığının erkek egemen yapıyı kırdığını, halkın taleplerini parlamentoya taşıyan gerçek temsilciler olduklarını söyledi.
‘Kaybettiklerimizin telafisi yok’
Barış süreçlerine dair konuşan Akat, 2013-2015 döneminde İmralı’ya giden heyette yer aldığını hatırlatarak, “Her şeyin telafisi olabilir ama kaybettiklerimizin telafisi yok. Türkiye halkları da, Kürt halkı da çok şey kaybetti” dedi. Barış görüşmelerinde Öcalan’ın kadınların gündemine verdiği önemi vurgulayan Akat, “Kadınlar bu sürecin izleyicisi değil örgütleyicisidir. Masada eşit temsille yer almak zorundayız” ifadelerini kullandı.
‘Kadın varsa umut var’
Kadın mücadelesinin toplumsal barışla bağını anlatan Akat, “Kadına bakmak yeterli, toplumun aynasını görürsünüz. Kadının özgürlük mücadelesi, ezilen tüm kimliklerin mücadelesidir” dedi. Geçmişte olduğu gibi bugün de kadınların sürecin en büyük emekçileri olacağını söyleyen Akat, “Kadın varsa umut vardır. İmralı üzerindeki tecrit kaldırılmalı ve Öcalan’ın müzakereci rolü tanınmalı” diye konuştu.
‘Süreç toplumsallaşmadığından, hala kırılgan’
Ayla Akat, geçmiş deneyimlerin “sürecin toplumsallaşamaması” nedeniyle kırılgan kaldığını hatırlatarak, bu kez yalnızca devlet heyetlerinin değil, söz söyleyen akademisyenlerin, sivil toplumun ve medya dahil tüm paydaşların hukuken korunması gerektiğinin altını çizdi. Komisyon çalışmalarının “hantal” ilerlediğini belirten Akat, 2011’deki Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nda 60’tan fazla maddede sağlanan mutabakatı hatırlattı; “Geçmişin birikimine sırt dönülmeden, alt komisyonlarla taslaklar hazırlanmalı ve Meclis gündemine hızla taşınmalı” çağrısı yaptı.
‘Tecrit kalkmalı’
“Baş müzakereci olarak toplumun iradesi Sayın Abdullah Öcalan’da tecessüm ediyor” diyen Akat, hâlen sürdüğünü söylediği tecrit koşullarının, doğrudan iletişimi ve toplumsal güveni zedelediğini ifade etti. Bu nedenle, avukat ve aile görüşlerinin düzenli işlemesi ve Öcalan’ın akademi–sivil toplum–“akiller”le temas kurabilmesinin sürecin ilerlemesi için zorunlu olduğuna işaret etti.
‘Yalnız Kürtlerin değil, tüm toplumun ihtiyacı’
Yeni anayasa tartışmalarına da değinen Akat, metnin katılımcı, kapsayıcı ve çerçeve nitelikte olması gerektiğini vurgulayarak dört temel başlık sıraladı: ana dil haklarının güvenceye alınması, aidiyeti güçlendiren eşit vatandaşlık tanımı, laikliğin tüm inançlara özgür ve eşit yaşam alanı açacak biçimde yeniden tanımlanması ve merkez–yerel ilişkilerinin demokratikleştirilmesi. “Adına ne denirse densin, yetki paylaşımı olmadan demokratikleşme eksik kalır” diyen Akat, bunun yalnız Kürtlerin değil, tüm toplumun ihtiyacı olduğunu söyledi.
‘Umut hakkı lütuf değil’
AİHM’in ağırlaştırılmış müebbet rejimine ilişkin kararlarını anımsatan Akat, “umut hakkı”nın kişiye özgü bir lütuf değil, engellerin kaldırılmasını gerektiren bir hukuk meselesi olduğunu belirtti; “Bu hak siyasette koza dönüştürülmemeli, Meclis özgürlüğün yasalarını çıkarmalı” ifadesini kullandı.
‘Eşit temsil güçlendirilmeli’
Bölgesel gerilimlerin (İsrail’in Katar’a saldırısı dahil) süreci kırılganlaştırdığına dikkat çeken Akat, “Herkes savaşa koşarken barışa geç kalmayalım” uyarısında bulundu. Kadınların süreçte “izleyici değil, örgütleyici” olduğunu hatırlatan Akat, masalarda eşit temsil ve yerel-toplumsal örgütlenmenin güçlendirilmesini istedi.
“Kapı aralandı; fakat İmralı’ya erişim, geçiş yasası, eşit temsil ve toplumsal sahiplenme olmadan kalıcı barış mümkün değildir” diyen Akat, “Kadın varsa umut vardır; umudun anahtarı da kadınların elindedir” ifadelerini kullandı.