Vadiyi görmeden önce Munzur’un efsanesine kulak verin:
Anlatılan odur ki; Dersim’de zengin bir ağanın sürülerini giden Munzur adında bir çoban yaşardı. Ağa’nın hacca gittiği günlerden bir gün, Munzur ağanın karısına giderek, kocasının aç olduğunu ve yemek için tatlı istediğini söyledi. Munzur, eğer bir parça helva yapacak kadar nazik olursa, bunu ustasına götüreceğini de ekledi.
Kadın şaşırdı, henüz cep telefonlarının bile olmadığı bir çağda kocasının isteğini çobanın bilemeyeceğini, çobanın helvayı kendisi için istediğini düşünse de helvayı yaptı. Munzur bir anda Mekke’de efendisinin peyda oldu ve elindeki helva tabağını Ağa’sına verdi. Ağanın dili tutuldu. Daha diline hakim olamadan Munzur gitmişti. Gerçek olamayacak kadar akıl almazdı ama ağa helvadan bir ısırık alır almaz rüya görmediğini anladı, çünkü karısının yemeklerinin kendine özgü tadını hemen fark etti.
Ağa eve döndüğünde, Mekke’ye gitmiş olan adamın elini öpmek ümidiyle birçok kişi onu selamlamaya geldi. Munzur da bir süre sonra topladığı bir kova sütle gitti. Munzur’un yaklaştığını gören ağa, onu işaret ederek, “Asıl eli öpülesi adam bu!” dedi.
Munzur doğası gereği utangaçtı ve ağanın önderliğindeki kalabalık ona doğru geldiğinde dağlara kaçtı. Koşarken kovasından süt döküldü ve yere sıçradığı yerden su topraktan dışarı akmaya başladı. Böylece çoban bir aziz olarak tanındı ve döktüğü süt, onun adını taşıyan ve bugün hala akan kutsal nehir oldu.