Telefon, kulaklık ve akıllı saat gibi cihazlarda yaygınlaşan kablosuz şarj pedleri, kablo kalabalığını ortadan kaldırarak pratiklik sunsa da, enerji verimliliği açısından klasik şarj yöntemlerinin gerisinde kalıyor. Uzmanlara göre kablolu şarj sistemleri yaklaşık yüzde 95 enerji verimliliği sağlarken, kablosuz alternatiflerde bu oran yüzde 70 ila 85 arasında değişiyor. Bu da her şarj işleminde fazladan yüzde 15 ila 30 arasında enerji tüketildiği anlamına geliyor.
ENERJİ TÜKETİMİNİ ARTIRAN 4 SEBEP
1. Manyetik Dönüşümdeki Kayıplar:
Kablosuz şarjın temelinde elektromanyetik indüksiyon teknolojisi yatıyor. Elektrik enerjisi önce manyetik alana, ardından tekrar elektriğe dönüştürülüyor. Bu çift dönüşümde yaşanan kayıplar, enerji verimliliğini düşürüyor.
2. Isınarak Boşa Giden Enerji:
Kablosuz şarj sırasında hem telefonun hem de şarj pedinin ısınması, verimsizlik belirtilerinden biri. Isı olarak yayılan bu enerji sadece elektrik israfına neden olmakla kalmıyor, aynı zamanda uzun vadede batarya performansını da olumsuz etkileyebiliyor.
3. Hassas Yerleşim Gereksinimi:
Cihaz ile şarj pedi arasındaki bobinlerin tam hizalanmaması durumunda enerji aktarımı düşüyor, şarj süresi uzuyor ve enerji tüketimi artıyor. En küçük bir kayma bile verimliliği ciddi ölçüde düşürebiliyor.
4. Cihaz Yokken Bile Tüketim Var:
Bir başka dikkat çekici detay ise, şarj pedi prizde takılı kaldığı sürece üzerinde cihaz olmasa bile enerji tüketmeye devam edebilmesi. Bu “gizli tüketim” zamanla faturaları sessizce kabartıyor. Kablolu cihazlarda bu durum daha düşük seviyede gerçekleşiyor.
Tercih Yaparken Dikkat
Teknoloji severler için kablosuz şarj, kablo derdinden kurtulmak anlamına gelse de, enerji tüketimi açısından göz ardı edilmemesi gereken bir faktör. Enerji maliyetlerinin her geçen gün arttığı günümüzde, kullanıcıların konfor ile verimlilik arasında bilinçli bir tercih yapmaları tavsiye ediliyor.
Kaynak: Haber Merkezi