Yazı, insanlık tarihinin en büyük devrimlerinden biridir. Bilginin kalıcı hale gelmesini sağlayarak medeniyetin temelini atan bu buluş, günümüzde hâlâ kullandığımız iletişim biçimlerinin ilk adımıdır. Peki, yazıyı kim buldu, ne zaman ve nerede icat edildi? İşte merak edilen detaylar…
Yazının İcadı: Sümerler ve Çivi Yazısı
Yazının bilinen en eski formu M.Ö. 3200-3300 yılları arasında Mezopotamya’da, yani günümüz Irak topraklarında yaşamış olan Sümerler tarafından geliştirilmiştir. Sümerler, kil tabletler üzerine özel işaretler kazıyarak ilk yazı sistemi olan çivi yazısını ortaya koymuştur.
Bu yazı sistemi, başlangıçta muhasebe ve tarım ürünlerinin kayıt altına alınması gibi pratik amaçlarla kullanılmış, zamanla edebi metinler, yasalar ve dini metinlerin aktarımına da zemin hazırlamıştır.
Yazı Nerede Ortaya Çıktı?
Yazının doğduğu yer Uruk kenti olarak kabul edilir. Buradaki arkeolojik kazılarda bulunan kil tabletler, yazının ilk örneklerini günümüze taşımaktadır. Aynı dönemde Mısır’da da hiyeroglif yazısı, Çin’de ise ideogramlar gelişmeye başlamıştır. Ancak kronolojik olarak ilk ve sistematik yazı formu Sümerlere aittir.
Yazının Önemi
Yazının icadı; tarih, hukuk, edebiyat, ticaret ve yönetim gibi birçok alanın gelişmesine katkı sağlamıştır. İnsanlar artık yalnızca sözlü değil, yazılı olarak da bilgi aktarabiliyor; bu da tarihin kayıt altına alınmasını mümkün kılıyordu. Yazı, böylece tarihin başladığı an olarak kabul edilir.