Gül yapraklarının distilasyon yöntemiyle damıtılması sonucu elde edilen saf gül suyu, içeriğindeki antioksidan, antibakteriyel ve antiinflamatuar bileşenler sayesinde birçok alanda kullanılıyor. Özellikle hassas ve akneye eğilimli ciltlerde rahatlatıcı etkisiyle öne çıkan gül suyu, cilt tonunu eşitlemeye, gözenekleri sıkılaştırmaya ve cildi nemlendirmeye yardımcı oluyor. Kimyasal içermeyen yapısı sayesinde tonik olarak güvenle kullanılabiliyor. Sabah ve akşam temizlenmiş cilde pamuk yardımıyla uygulanarak cildin gün boyu taze kalmasına katkı sağlıyor.
Uzmanlara göre gül suyunun faydaları yalnızca ciltle sınırlı değil. Hafif ve doğal kokusuyla sinir sistemini olumlu etkileyen bu ürün, aromaterapide de sıkça kullanılıyor. Özellikle yoğun stres altındaki kişilerde rahatlatıcı etkisiyle bilinen gül suyu, baş ağrısını hafifletmeye, ruh halini dengelemeye ve uyku kalitesini artırmaya yardımcı olabiliyor. Uyumadan önce yastığa birkaç damla damlatılarak ya da odaya püskürtülerek kullanıldığında sakinleştirici etkisi gözlemlenebiliyor.
Ayrıca yaz aylarında cildi ferahlatmak için de doğal bir alternatif sunan gül suyu, güneş sonrası kızarıklık ve yanmaları hafifletmekte etkili olabiliyor. Çanta boyu şişelerde kolayca taşınabilmesi sayesinde dışarıda da gün boyu rahatlatıcı bir bakım sunuyor. Göz altı şişkinlikleri için buz kalıbında dondurulmuş gül suyu, sabah uygulandığında hem canlandırıcı hem de dinlendirici bir etki yaratıyor.
Dermatologlar, gül suyunun düzenli kullanımda cilt bariyerini güçlendirdiğini ve yaşlanma karşıtı etkiler gösterdiğini belirtiyor. Ancak bu faydalardan yararlanabilmek için satın alınan gül suyunun katkı maddesi, parfüm veya alkol içermeyen, tamamen doğal ve saf olmasına dikkat edilmesi gerekiyor.
Gül suyu, hem güzellik hem de zihin sağlığına hitap eden çok yönlü yapısıyla son yıllarda yalnızca kadınların değil, erkeklerin de ilgisini çekmeye başladı. Cilt bakım rutinlerinin vazgeçilmezi haline gelen bu doğal ürün, doğadan gelen sade ama etkili bir şifa kaynağı olarak öne çıkıyor.